Raq7Op. İhlâs sûresinin fazîletiEbû Saîd-i Hudrî buyurdu ki Eshâb-ı kirâmdan biri, sabaha kadar ihlâs sûresini tekrar eden birini işitir. Sabah olunca Resûlullah efendimize giderek, bütün gece İhlâs okumasını az görerek durumu arz edince Resûlullah efendimiz buyurdu ki "Nefsim yed-i kudretinde olan Allaha yemîn ederim ki, bu sûreyi okumak, bütün Kur'ân-ı kerîmin üçte birine denktir." Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki"Kim İhlâs sûresini gösterişten uzak bir şekilde okursa, Allah onun bedenini Cehenneme harâm kılar." "Kim sabah namazından sonra, İhlâs sûresini on bir defa okursa, o gün kendisine bir günah gelip bulaşmaz. Şeytan gayret etse de korunmuş olur." "Bir yolculuğa çıkmak isteyen kimse, evinin kapısını çekip ayrılınca on bir defa ihlâs sûresini okursa, o dönünceye kadar Allah onu muhafaza eder."! "Kim akşam namazından sonra konuşmadan iki rek'at namaz kılıp, birinci rek'atinde Fâtiha ve Kâfîrun, ikinci rek'atinde Fâtiha ve İhlâs sûrelerini okursa, yılan, derisinden sıyrılıp çıktığı gibi o da günahlarından öylece sıyrılıp çıkar." "Ölüm hastalığı içinde iken ihlâs sûresini okuyan kimse, kabirde fitneye uğramaz. Melekler onu kanatları üzerine alıp, Sırat'ı geçinceye ve Cennete girinceye kadar götürürler." "Yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutan kimse, yemeği bitirince ihlâs sûresini okusun." "Kabristandan geçerken, onbir ihlâs okuyup, imânla vefat etmiş mevtâların rûhlarına hediye eden kimseye, oradaki ölülerin sayısı kadar sevâb verilir." "Yatağa girdiğinde, Fâtiha'yı ve İhlâs sûresini okuyan, ölüm müstesna herşeyden emin olur." "Kim hergün, iki yüz defa ihlâs sûresini okursa, borçları hariç, elli yıllık günahı affedilir." "Kim ölüm hastalığında, ihlâs sûresini okursa, kabir azabı görmez. Kabrin sıkmasından emin olur. Melekler onu kanatlarıyla taşırlar ve Sırattan sür'atli bir şekilde geçirirler." "Kim bin defa İhlâs sûresini okursa, Cennetteki makâmını görmeden vefât etmez." "Kim yatağında uyumak ister, sağ yanına yatar ve yüz defa İhlâs sûresini okursa, kıyâmet günü Allahü teâlâ ona; "Ey kulum! Sağ yanın üzere Cennete gir" buyuracaktır." "Eve girerken İhlâs-ı şerîfi okuyan fakirlik görmez." Eshâb-ı kirâmdan Hazret-i Süheyl, bu hadîs-i şerîfe uyarak zengin olmuştur. Hazret-i Âişe buyurdu ki. Resûlullah efendimiz bir kişiyi, bir birliğin başkanı olarak gazaya gönderdi. O zat emrindekilere namaz kıldırırken, okuyuşunu daima İhlâs sûresi ile bitirdi. İşlerini görüp döndükleri zaman, onun bu hali Peygamber efendimize anlatıldı. Peygamber efendimiz; "Bunu niçin yaptığını ona sorun bakalım" buyurdu. Sordular. O, "Çünkü bu sûre Rahman'ın sıfatını bildirmektedir. Ben de bu sebeple onu okumayı seviyorum" dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz; "Ona haber verin; muhakkak Allahü teâlâ da onu seviyor" buyurdu. "Cuma namazından sonra, yedi defa İhlâs ve Mu'avvizeteyn yani Felak ve Nâs sûrelerini okuyanı, Allahü teâlâ, bir hafta kazadan, beladan ve kötü işlerden korur." "Üç şey kendisinde bulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir. Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonra onbir defa İhlâs sûresini okuyan, kâtilini affederek ölen." İÇERİK BİLGİKuran Sureleri Ne İçin Okunur?Fatiha Suresi OkumakBakara Suresi OkumakAli İmran Suresi OkumakNisa Suresi OkumakMaide Suresi OkumakEn’am Suresi OkumakA’raf Suresi OkumakEnfal Suresi OkumakTevbe Suresi OkumakYunus Suresi OkumakHud Suresi OkumakYusuf Suresi OkumakRa’d Suresi Okumakİbrahim Suresi OkumakHicr Suresi OkumakNahl Suresi Okumakİsra Suresi OkumakKehf Suresi OkumakMeryem Suresi OkumakTaha Suresi OkumakEnbiya Suresi OkumakHac Suresi OkumakMü’minun Suresi OkumakNur Suresi OkumakFurkan Suresi OkumakŞuara Suresi OkumakNeml Suresi OkumakKasas Suresi OkumakAnkebut Suresi OkumakRum Suresi OkumakLokman Suresi OkumakSecde Suresi OkumakAhzap Suresi OkumakSebe’ Suresi OkumakFatır Suresi OkumakYasin Suresi OkumakSaffat Suresi OkumakSad Suresi OkumakZümer Suresi OkumakMü’min Suresi OkumakFussilet Suresi OkumakŞura Süresi OkumakZuhruf Suresi OkumakDuhan Suresi OkumakCasiye Suresi OkumakAhkaf Suresi OkumakMuhammed Suresi OkumakFetih Suresi OkumakHucurat Suresi OkumakKaf Suresi OkumakZariyat Suresi OkumakTur Suresi OkumakNecm Suresi OkumakKamer Suresi OkumakRahman Suresi OkumakVakıa Suresi OkumakHadid Suresi OkumakMücadele Suresi OkumakHaşır Suresi OkumakMümtehıne Suresi OkumakSaf Suresi OkumakCuma Suresi OkumakMünafıkun Suresi OkumakTeğabün Suresi OkumakTalak Suresi OkumakTahrim Suresi OkumakMülk Suresi OkumakKalem Suresi OkumakElhakka Suresi OkumakMearic Suresi OkumakNuh Suresi OkumakCin Suresi OkumakMüzemmil Suresi OkumakMüddessir Suresi OkumakKıyame Suresi Okumakİnsan Suresi OkumakMürselat Suresi OkumakNebe Suresi OkumakNaziat Suresi OkumakAbese Suresi OkumakTekvir Suresi Okumakİnfitar Suresi OkumakMutaffifin Suresi Okumakİnşikak Suresi OkumakBuruc Suresi OkumakTarık Suresi OkumakA’la Suresi OkumakĞaşiye Suresi OkumakFecir Suresi OkumakBeled Suresi OkumakŞems Suresi OkumakLeyl Suresi OkumakDuha Suresi Okumakİnşirah Suresi OkumakTin Suresi OkumakAlak Suresi OkumakKadir Suresi OkumakBeyyine Suresi OkumakZilzal Suresi OkumakAdiyat Suresi OkumakKaria Suresi OkumakTekasür Suresi OkumakAsr Suresi OkumakHümeze Suresi OkumakFil Suresi OkumakKureyş Suresi OkumakMaun Suresi OkumakKevser Suresi OkumakKafirun Suresi OkumakNasr Suresi OkumakTebbet Suresi Okumakİhlas Suresi OkumakFelak Suresi OkumakNas Suresi Okumak Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de 114 tane kuran sureleri bulunmaktadır. Bu sureler tevhid, nübüvvet, ahret gibi konulardan bahsetmekle birlikte başımıza bir musibet, bela, hastalık veya dilek, istek ve niyazlarımız için bu sureler belli sayıda okunursa musibetten veya beladan kurtulunur, hastalık için okunursa şifa bulunur veya dilek, istek veya niyaz için okunursa o istek Allah izni ile gerçekleşir. Biz kullar olarak kuran surelerini Allah ibadet etmek, salih amel işlemek için bol bol ibadet etmeli musibet, hastalık veya beladan kurtulmak için veya herhangi bir dilek, istek veya niyazımız için bol bol dua etmeliyiz. Dualarımızda samimi olmalıyız. Allah yapmış olduğumuz ibadetlerimizi kabul eylesin. Amin… Şimdi kuran sureleri nelerdir ve faziletleri hakkında bilgileri yazalım. Kuran Sureleri Ne İçin Okunur? Fatiha Suresi Okumak -Fatiha-i Şerife’yi yatarken okuyan kimse, ölümden başka her türlü kötülükten korunur. -40 defa yazılarak, sula silinerek içilir, hastanın yüzü ve elleri de aynı su ile silinirse, Allah izni ile şifa bulur. – Tehlike anlarında 10 defa okunur. -Cuma günü yazılarak üzerinde taşınırsa, cinlerin şerrinden korunur. – Fatiha suresi yazılır, yağmur suyu ile silinerek içilirse, kalp çarpıntısından ve korkudan Allah izni ile şifa bulunur. -Her kim Fatiha Suresini ” iyyâke nesteıyn” kısmına kadar, Ardından İhlas Suresini sonuna kadar okuduktan sonra ” Allâhümmecma’beynî ve sıfâtike yâ zel beyne hâcetî kemâ cema’te beyne esmaîke ve sıfâtike yâ zel celâli vel ikrâm” duasını 3 defa okursa , Allah izni ile dile yerine gelir ve bu kişinin duası da makbul olur. -Farz namazlarından sonra her gün Fatiha-ı Şerife’yi 18 defa, yatsı namazından sonra ise 28 defa okuyanın rızkı çoğalır. -Temiz bir tabağa yazılır. Yazı, gül suyu ile silinir, kulağa damlatılırsa Allah izni ile ağrısına şifa olur. -İki rekatlık namazın her rekatında 7’şer defa Fatiha Suresi 3’er defa İhlas Suresi okuyarak namaz kılan kimsenin dileği Allah izni ile gerçekleşir. Bakara Suresi Okumak – Tehlike anında ve duanın kabul olması için elif, lâm, mim ayeti okunur. -Ruhi bunalıma karşı gün aşırı 3 defa okunur. Ali İmran Suresi Okumak Borçtan kurtulmak için ve zengin olmak için gün aşırı 3’er defa okunur. Nisa Suresi Okumak Akrabalar arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırmak için okunur. Maide Suresi Okumak Her Türlü zarardan korunmak için gün aşırı 7 defa okunur. En’am Suresi Okumak İstek ve dileğin kabul olması için gün aşırı 7 defa okunur. A’raf Suresi Okumak Dünya ve ahiret mutluluğu için okunur. Enfal Suresi Okumak Zindandan, iftira ve musibetten kurtulmak için gün aşırı 7 defa okunur. Tevbe Suresi Okumak -Her türlü şerden kurtulmak için gün aşırı 7 defa okunur, -7 defa yazılır ve asılırsa o yere hırsız giremez. Yunus Suresi Okumak Yunus Suresini yazıp taşıyan kimsenin düşmanı hezimete uğrar Hud Suresi Okumak Zalime karşı galip olmak almak için gün aşırı 3 defa okunur. Yusuf Suresi Okumak İzzet ve saadete nail olup, bahtın açılması için okunur. Ra’d Suresi Okumak Düşmanın kahrı için okunur. İbrahim Suresi Okumak Ahlakın güzelleşmesi için gün aşırı 10 defa okunur. Hicr Suresi Okumak Ticaretin kazançlı olması için gün aşırı 3 defa okunur. Nahl Suresi Okumak Azgınlığın ve fesadın kaldırılması için gün aşırı 10 defa okunur. İsra Suresi Okumak -Hilecilerin şerrinden korunmak için okunur, -Misk ve safranla yazılarak dili tutulanlara içilirse Allah izni ile şifa bulur. Kehf Suresi Okumak Bu sureyi okuyan kimse her türlü fitne ve musibetten korunur. Meryem Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı 41 defa okuyan kimse fakirlikten kurtulur. Taha Suresi Okumak Gün aşırı 21 defa okuyan kimsenin kısmeti açılır. Enbiya Suresi Okumak Her türlü tehlikeye karşı okunur. Hac Suresi Okumak Mahşerin dehşetinden emin olmak için okunur. Mü’minun Suresi Okumak Her gün okuyan kimsenin, imani ve itikadi yönden düzelir, imanın kemaline erer. Nur Suresi Okumak Bu sureyi okuyan kimse vesveseden kurtulur, kemali imane ve yakine erer. Furkan Suresi Okumak Düşmanın pişman olması için okunur. Şuara Suresi Okumak Zarardan korunmak için gün aşırı okunur. Neml Suresi Okumak Bu sureyi okuyan kimse düşmanlarının şerrinden korunur. Kasas Suresi Okumak Azap ve esaretten korunmak için okunur. Ankebut Suresi Okumak Aklı yükselen kimselere okunursa Allah izni ile şifa bulur. Rum Suresi Okumak Düşmana karşı galip olmak için okunur. Lokman Suresi Okumak Dahili hastalıklara karşı gün aşırı 7 defa okunur. Secde Suresi Okumak Yazılarak bir şişe içerisine konur, evin bir kenarında saklanırsa, her türlü afattan emin olunur. Ahzap Suresi Okumak Nasip ve kısmetin açılması için gün aşırı 7 defa okunur. Sebe’ Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı okuyan kimse cin şerrinden korunur. Fatır Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı okuyan kimse mahlukat tarafından sevilir. Yasin Suresi Okumak Bu sureyi 70 defa okuyan kimse her muradına erer. Saffat Suresi Okumak Bu sereyi gün aşırı okuyan kimsenin rızkı çoğalır, darlık çekmez. Sad Suresi Okumak Bu sureyi okuyan kimse zarar verici hayvanların şerrinden emin olur. Zümer Suresi Okumak Halk içerisinde aziz ve muhterem bir kişi olmak için gün aşırı okunur. Mü’min Suresi Okumak Kötü insanın şerrinden emin olmak için gün aşırı 7 defa okunur. Fussilet Suresi Okumak Bu sureyi okuyan kimse yolculuktaki her türlü tehlikeden emin olur. Şura Süresi Okumak Bu sureyi gün aşırı okuyan kimse hasmını mağlup eder. Zuhruf Suresi Okumak Gün aşırı 7 defa okuyan kimse muradına erer. Duhan Suresi Okumak Gün aşırı 3 defa okuyan kimse dileğine erer. Casiye Suresi Okumak İftiradan kurtulmak için okunur. Ahkaf Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı okuyan kimse cin şerrinden korunur. Muhammed Suresi Okumak Zarardan kurtulup, saadete ermek için gün aşırı okunur. Fetih Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı 7 defa okuyan kimse, her müşkülünü halledip, her muradına nail olur. Hucurat Suresi Okumak Hastalığın şifa bulması için 7 defa okunur. Kaf Suresi Okumak Cuma geceleri okuyan ahiret saadetine nail olur. Zariyat Suresi Okumak 70 defa okuyan kıtlık yüzü görmez. Tur Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı okuyan hakka yaklaşır, dertlerden kurtulur. Necm Suresi Okumak 21 defa okuyan her muradına nail olur. Kamer Suresi Okumak 70 defa okuyan kimse zalimin şerrinden emin olur. Rahman Suresi Okumak Hayır kapılarının açılması için 70 defa okunur. Vakıa Suresi Okumak Bu sureyi 41 defa okuyan fakirlik çekmez, kazancı bereketli olur. Hadid Suresi Okumak Ruhi bunalımdan kurtulmak için 75 defa okunur. Mücadele Suresi Okumak Bu sure 1 avuç toprağa 3 defa okunarak düşman tarafına savrulursa, düşman hezimete uğrar. Haşır Suresi Okumak 40 gün boyunca 40’ar defa okunursa her türlü muradına erer. Mümtehıne Suresi Okumak Gün aşırı okuyan kimse, haramdan korunur. Borçlu ise borcunu kolaylıkla öder. Saf Suresi Okumak 70 defa okuyan kimse aile huzursuzluğundan kurtulur. Cuma Suresi Okumak Helalinden evlenmek isteyen kimse 18 defa okursa nasibi açılır. Münafıkun Suresi Okumak Nifaktan kurtulmak, şerre hedef olmak için 7 defa okunur. Teğabün Suresi Okumak Nefes darlığına karşı suya 7 defa okunarak içilmeli. Talak Suresi Okumak Gün aşırı 3 defa okuyan refikası ile güzel geçinir. Tahrim Suresi Okumak 21 defa okuyanın düşmanı dost olur. Mülk Suresi Okumak 44 Defa okuyan kimse her beladan kurtulur. Kabir azabı çekmez. Kalem Suresi Okumak Şerden kurtulmak ve her muradına ermek için 71 defa okunur. Elhakka Suresi Okumak Ahiret mutluluğuna ermek için 71 defa okunur. Mearic Suresi Okumak Zafere ermek için 180 defa okunur. Nuh Suresi Okumak 1000 defa okuyan kimse düşmanını kahreder. Cin Suresi Okumak Bu sureyi 7 defa okuyan kimse nazardan, sara hastalığından ve evhamdan Allah izni ile şifa bulur. Müzemmil Suresi Okumak 40 defa okuyan kimsenin rızkı ummadığı yerden gelir. Müddessir Suresi Okumak Bu sureyi gün aşırı okuyanın nefsi emmarenin sultasından kurtulur. Kıyame Suresi Okumak Cuma geceleri okuyan kimse ahiret saadetine nail olur. İnsan Suresi Okumak 70 defa okuyan kimse kötü ahlaktan kurtulur. Hak dostlarının zümresine nail olur. Mürselat Suresi Okumak 7 defa okuyan kimse göz hastalığına yakalanmaz. Nebe Suresi Okumak İkindiden sonra okuyan dünya ve ahiret saadetine nail olur. Naziat Suresi Okumak Bu sureyi her gece okuyan kimse son nefesini Kelim-i Tevhid ile kapar. Abese Suresi Okumak Yakıne ermek için 7 defa okunur. Tekvir Suresi Okumak Müşküllerin hali için 7 defa okunmalıdır. İnfitar Suresi Okumak Her murada ermek için 21 defa okunur. Mutaffifin Suresi Okumak Ağlayan çocuğu susturmak için 5 defa okunur. İnşikak Suresi Okumak Doğumun kolay olması için 7 defa okunur. Buruc Suresi Okumak Fitneci ve fesatların şerrinden kurtulmak için 10 defa okunur. Tarık Suresi Okumak Cinlerin şerrinden kurtulmak için 3 defa okunur. A’la Suresi Okumak 3 defa okuyan kimse seferden selametle evine döner. Ğaşiye Suresi Okumak Vücuttaki her türlü yelin izalesi için 3 defa okunur. Fecir Suresi Okumak Belanın uzaklaştırılması için 7 defa okunur. Beled Suresi Okumak Kıyamette hesabın kolay geçmesi için 7 defa okunur. Şems Suresi Okumak Her türlü beladan korunmak için 41 defa okunur. Leyl Suresi Okumak 180 defa okuyan fakirlikten kurtulur. Duha Suresi Okumak Okumaya devam edenler ruhi bunalım ve sıkıntıdan kurtulur. İnşirah Suresi Okumak Okumaya devam edenler ruhi bunalım ve sıkıntdan kurtulur. Tin Suresi Okumak 7’şer defa okuyan kimse kötü ahlaktan kurtulur. Alak Suresi Okumak 7’şer defa okuyan kimsenin sözü geçerli olur. Kadir Suresi Okumak Her müşkülün hali için 21 defa okunur. Beyyine Suresi Okumak Bu sureyi vidr edinerek devamlı okuyanlar kamil insanların makamına erer. Zilzal Suresi Okumak 40000 defa okuyan kimse düşmanını helak eder. Adiyat Suresi Okumak 3 defa okuyan nazardan korunur. Karia Suresi Okumak Her işin intizamı için 100 defa okunur. Tekasür Suresi Okumak Dünyevi ve uhrevi musibetlerden kurtulmak için gün aşırı 3 defa okunur. Asr Suresi Okumak İç hastalıkların tedavisi için yazılarak suyu içilir. 70 defa da okunur. Hümeze Suresi Okumak İnsanların zemminden ve iftirasından kurtulmak için 21 defa okunur. Fil Suresi Okumak Akşamla yatsı arasında 1000 defa okuyan kimse her türlü muradına nail olur. Kureyş Suresi Okumak Zengin ve güzel ahlaka sahip olmak ve müsibetlerden emin olmak için 7 defa okunur. Maun Suresi Okumak 41 Defa okuyan kimse Hz. Muhammed Efendimizi rüyasında görür. Kevser Suresi Okumak 100 defa okuyan kimse muradına nail olur. Hz. Muhammed Efendimizi rüyasında görür. Kafirun Suresi Okumak Yatarken okuyan kimse imanını şeytandan korumuş olur. Nasr Suresi Okumak Her muradın hali için 1000 defa okunur. Tebbet Suresi Okumak Düşmanın helakı için 1000 defa okunur. İhlas Suresi Okumak -100 defa okuyan kamil bir imana erer, 10 defa okuyan kimsenin amel defterine günah yazılmaz, -1000 defa okuyanın vücudu kabirde çürümez, -10000 defa okuyan her muradına nail olur. Felak Suresi Okumak Sihri tesirsiz hale getirmek ve şeytandan korunmak için 41 defa okunur. Nas Suresi Okumak Cin şerrinden ve evhamdan korunmak için 21 defa okunur. Kaynaklar Pamukoğlu Yayıcılık – Orhan Pamuk – Duaların / Surelerin Sırları – Faziletileri Kuram sureleri okumamız geren bilmemiz gereken surelerdir. Okumak ve bilmek temennisiyle… Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin çeşitli faziletleri pek çok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir. Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu görürüz. Örneğin peygamberimiz bir hadiste Yasin suresini her gün okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gerçekten surede şehit edilen bir mümin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dünya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte müjdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dünyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccaldan, zalim hükümdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları içerir. Gerçekten de ilgili surede mağaraya sığınan gençler böyle zalim bir hükümdarın şerrinden kaçarlar. Hz. Zülkarneyn de Yecüc Mecüc kavminin şerrinden halkları korumak için bir set inşa ettirir. Hz. Hızır ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha önceden önünü almak için akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev görür. Her türlü bela ve musibetten onları korur. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama ne kadar çoğaltsak da genellikle şunu görürüz Peygamberimiz hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin içeriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden bütün hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet içeriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamberin nübüvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir. İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda çeşitli hükümlerde bulunmuşlardır. Çünkü onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formülü bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır. Yüce Allah her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sünnetullah da denir. Dünyanın hareketleri, mevsimler, gece gündüz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yüce Allahın sünnetullahlarıdır. İsterse yüce Allah bunları bir sözle değiştirebilir. Allahın sözü olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sözlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerimdeki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru görünmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yüce Allah o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin üzerine yağdırır. Sünnetullahları yaratan yüce Allah isterse Kuran-ı Kerimin mucizesini o kişiye gösterebilir. Zikir olan kelimeler gücünü Kuran-ı Kerimde geçtikleri oranda alırlar. Onun için en büyük zikir Allah kelimesi ile yapılır. Çünkü bu kelime hem Allahın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerimde Allahın en çok geçen adıdır. İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sünnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, güzellikleri birer sünnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allahtan geldiği yönündeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yüce Allahın kendilerine güç yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dünya hayatına daha çok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. Hâlbuki bu dünya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, güzellikler imtihan içindir. Bela ve musibetler genellikle günahlarımız yüzünden peyda olur. İyilikler, hayırlar yüce Allahın lütfu olarak görülmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan küçük iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yüce Allahın lütfu ile neşv ü nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dünyada hayır ve şer olarak önüne çıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları çeşitli perdelerle gizlediği için bu gözlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dünyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yüce Allahın elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dünyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların önemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tür insanlar dünyada iken kalp âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak için hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslamdadır. Yasaklardan kaçınıp bunlardan hemen tövbe ederek yüce Allahın emirlerini hayata uygulamaktadır. İnsanlar tövbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların üzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sözün özü bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere büyük bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dünyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar. İşte sure ve ayetlerin okunması ile yüce Allah insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kötülükleri üzerinden almakta ve hayırları, güzellikleri üzerine yağdırmaktadır. Çünkü yüce Allah her şeyi sünnetullahla yaratmaktadır. Sünnetullah da yüce Allahın sözlerine dayanmaktadır. Yüce Allahın sözleri de Kuran-ı Kerimde toplanmıştır. Tabii bu noktada şeytan pek çok vesveseyi fısıldamaktadır Öyle ise niçin Müslümanlar dünyada ezilmekte, öldürülmekte; kâfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar? Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu Allahla bile bile dalga geçmekte; Kuran-ı Kerimdeki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak görmektedirler. Bunlar, yani bu tür insanlar gece gündüz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır göremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır. Ben şahsen Amerikanın zenginliğini ve dünya liderliğini tarihte köleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında görmekteyim. Bu, dinin en çok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allahın rızasına uygundu. Yüce Allah bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sünnetullaha dayanır. Amerikanın bu hayırlı işi dünyada iken böyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerikanın bu nimetin kadrini bilmesi ve şükrünü eda etmesi mümkün olmadığı için bu nimet onda zulüm ve fesat kaynağı olacaktır. Çünkü kâfirliğin tabiatında Allaha isyan, nankörlük, insanlara zulüm vardır. İsyan, nankörlük; zulüm ise bir zaman sonra yüce Allah tarafından taltif için verilen nimetleri ve sermayeyi tüketebilir, bitirebilir. Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formüle işaret ettikten sonra küçük surelerin faziletleri üzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Çünkü Müslümanların belki yüzde doksanı sadece bu küçük sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da büyük çoğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gerçekte hadis-i şerife göre anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilinçli olmak kişiye elbette pek çok şey kazandıracaktır. Küçük surelerden kastımız Kuran-ı Kerimin son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle çocuklara bunları ezberletirler. Müslümanların büyük çoğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerimin başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir. Bu küçük surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekâtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkaç sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Çünkü her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir öneme sahiptir. Bu küçük surelerin en belirgin ortak özelliği müminleri çeşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, düşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Müminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma çemberine alınmaktadır. Niçin? Çünkü mümin kıldığı namazla büyük bir davayı savunmaktadır. Onun gözle görünen ve görünmeyen pek çok düşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu küçük surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır. Namazda rükû ve secdede söylenilen zikirler ise müminin şerefini artırırlar. Bizzat rükû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile böyle bir fazilete sahiptir. Allah kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yüceltir. Bu bir sünnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir münafık, bir kâfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hürmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mümin rükû ve secdede yüce Allahı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yüce Allah da ona içerisinde yaşadığı muhitte kimsenin çalışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dünyada kişiye büyük bir huzur ve özgüven duygusu sağlar. Bunun elden çıkması ancak günahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini çok açık bir surette gösterirse günahlar da müminde öyle açıkça sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara düşebilir. Allah bizleri bu durumlara düşmekten muhafaza buyursun. Âmin. Namazla mümine öyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mümine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da müminin adeta elbisesi gibi üzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rütbe verir. Kısacası namaz insana yüce Allahtan gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara bütün servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri büyük bir şan sağlar. Günahlar, surelerin faziletlerinin üzerimize düşmesini engellerler. Bu açıdan namazında niyazında olan Müslümanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen günahlar yüzündendir. Yoksa bu küçük surelerin koruyuculuğunun delinmesi öyle kolay değildir. Fatiha büyük bir duadır. Allahın engin rahmetine sığınmaktır. Allahtan hidayet istemektir. Doğru yolda yürümeyi, aykırı ve yanlış yollara düşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerimin bütününü kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun için namazın her rekâtında okunur. Yüce Allah Fatiha suresinin yüzü suyu hürmetine müminin bu duasını kabul eder. Yüce Allah engin rahmetiyle bu duayı bu surenin içerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dünyada en büyük nimet, Allahtan hidayet için, hidayetin devamı için, son nefeste imanla gitmek için dua etmektir, dua almaktır. Fil suresi müminin gönül dünyasını koruyucu surelerdendir. Çünkü bir Müslüman namaz kılmakla büyük bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona düşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Müslümanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mümine karşı bir düşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun için harekete geçerse, yüce Allah onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Üzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine düşürtür. Müminin Kâbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz. Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile düşmanlara galebe çalınacağına işaret edilmiştir. Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Özellikle müminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mülkleri bu surenin faziletleri ile korunur. İmam-ı Rabbani Hazretleri korkulu yerlerde ve düşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana güven ve huzur telkin edeceğini söylemiştir. Maun suresi dinin özünü yanlış kavrayanların, Müslüman geçinenlerin, özellikle zekâtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekât vermeyen Müslümanların ve münafıkların şerlerinden müminleri koruyan bir suredir. Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İçerisinde yer alan Kevser, müminlerin kıyamet günü suyunu içecekleri bir havuzdur. Ondan içenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu için ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım. Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın üzerinden atmaya vesile olur. Rüyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Üzerimizdeki olan nimetlerin hakkı büyüktür. Bunlar göze de gelebilirler. Onun için kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de düşünülmelidir. Örneğin bir ev, araba alma, yüksek bir makama gelme, güzel ve kazançlı bir iş elde etme, iş yeri açma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, görünmez ve görünen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır. Bu surenin en büyük fazileti, müminlerde olan çeşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir. Kafirun suresi, mümini kâfirlerin tasallutuna karşı korur. Müminin dinini muhafaza eder. Kâfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder. Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan önce okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği özellikle belirtilmiştir. Nasr suresi müminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir. Müminin çeşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gerçekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, çevresinde yaşantıya geçirmek emelindedir. Ama çok çeşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tövbeye yönelir. Surede istiğfar ve tövbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslama uygun olarak düzenler. Bunun için onu sık sık gözden geçirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mânialar kalkar. Allahın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile müminin çeşitli konulardaki istekleri gerçekleşir. Maddi ve manevi fetihler müyesser olur. Peygamberimiz bu sureyi okumanın Mekkenin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını müjdelemiştir. Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mülküyle, zenginliği ve çeşitli imkânlarıyla müminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her türlü güçlerini etkisiz kılar. Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberimize eşi görülmemiş zulümlerde bulunmuşlardır. Ebu Leheb peygamberimizin öz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin getirdiği yeni dinle Arapların Kâbeye artık gelmeyeceklerini, Kâbedeki putlara saygının azalacağını ve bu yüzden fakirleşeceğini düşünerek hak dine düşman kesilmişti. Ebu Lehebin karısı bir gün elinde bir taşla Hz. Ebubekirin yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını söylemişti. Hâlbuki bu sırada peygamberimiz Hz. Ebubekirin yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz ona görünmemişti. İhlâs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Münafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sönebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tövbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe dönük tasarlanan günahlardan, tövbe ise geçmişteki günahlardan pişman olmaktır. İhlâs, ibadeti yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin özü ihlâstır. Gerek zikir çekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlâsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır. Hadis-i şeriflerde İhlâs suresinin Kuran-ı Kerimin üçte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu çokça okuma ile cennete, çeşitli cennet nimetlerine nail olunacağı müjdelenmiştir. Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kötülüklere karşı korunmada birer zırh gibidirler. İnsanların bir kısmı sihir ve büyü yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin önünü bu iki sure tıkar. Şeytanların vesveseleri öyle korkunçtur ki İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde üzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Çünkü size düşman bir insan düşünün. İşte bu insanın belki yüz, belki bin katı daha çok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Müslümanın üzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler. Şeytanlar insanların iç dünyasındaki düşünceleri takip edebildikleri için herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona göre vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi düşünceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yönelik olanları ile suçluluk duygusuna düşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Böylelikle kendilerini şeytanlara güldürürler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allaha sığınsınlar ve vesveseye hiç önem vermesinler. Çünkü bu vesvese konusu olan düşünceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tövbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Müslümanların bir günahları ve iştirakleri söz konusu değildir. Allah bu iki surenin fazileti ile onu çokça okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda geçersiz kılacaktır. Her türlü günahın önce kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi görür. Nefis yani içgüdüler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip günah tohumunu yeşillendirirler. Kişi günah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki büyür. Günah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinçlerini içki içerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Müslümanı günah işletmeye muvaffak olma kadar hiçbir şey şeytanları sevindirmez. Çünkü günah küfrün habercisidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop çoğalarak insanı yatağa düşürüp ölümüne sebep olursa küçük görülen bir günah da böyledir. Kişinin imanına hücum ederek onu çürütebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu çok iyi bildikleri için küçük de olsa bir günahı bir Müslümana işlettiklerinde büyük bir zevk alırlar, sevinç duyarlar; bundan büyük bir ümide kapılırlar. Onun için daima bu iki sureyi çok okumak, şeytanların vesveselerinden Allaha sığınmak gerekir. Özellikle Felak suresi hasetçinin şerrinden Allaha sığınmayı sağlar. Hasetçinin hem görünen hem de görünmeyen şerleri vardır. Görüneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Görünmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle çok yıkıcı bir tesir kazanır. Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin çokça okunmasını tavsiye etmişlerdir. Yüce Allah kalplerimize Kuran-ı Kerimin; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini üzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla göçmeyi nasip eylesin. Âmin. Muhsin İyi Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları Surelerin ve Ayetlerin Faziletleri, Sırları Bir sure ve ayet okunduğu zaman okuyan veya dinleyen kişiye bazı manevi armağanlar verilir. Bunlara surelerin ve ayetlerin faziletleri denir. Surelerin ve ayetlerin çeşitli faziletleri pek çok hadis-i şerifte ifade edilmişlerdir. Surelerin ve ayetlerin faziletlerini konu alan hadis-i şerifleri inceleyince genellikle bunlarla, ilgili surede ve ayette işlenen tema veya konular arasında yakın bir ilginin bulunduğunu görürüz. Örneğin peygamberimiz bir hadiste Yasin suresini her gün okumaya devam edene şehitliğin nasip olacağını ifade eder. Gerçekten surede şehit edilen bir mümin konu olarak işlenir. Vakıa suresini daima okuyanlara dünya zenginliğinin ihsan edileceği hadis-i şerifte müjdelenir. İlgili surede cennet tasviri ve nimetleri bu dünyadaki zenginliğe işaret eder. Kehf suresi ile ilgili hadis-i şerifler daha ziyade Deccal’dan, zalim hükümdarlardan, bela ve musibetlerden korunmaları içerir. Gerçekten de ilgili surede mağaraya sığınan gençler böyle zalim bir hükümdarın şerrinden kaçarlar. Hz. Zülkarneyn de Yecüc Mecüc kavminin şerrinden halkları korumak için bir set inşa ettirir. Hz. Hızır ise ileride bazı kimselere gelecek bela ve musibetlerin daha önceden önünü almak için akıl almaz ve şeriat dışı bazı icraatlarda bulunur. Bunlarla Kehf suresi adeta okuyana ve dinleyene bir zırh gibi işlev görür. Her türlü bela ve musibetten onları korur. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ama ne kadar çoğaltsak da genellikle şunu görürüz Peygamberimiz hangi surenin veya ayetin faziletinden bahsetmişse genellikle ilgili fazilet ile surenin, ayetin teması veya konuları arasında bir ilgi ve ilişki vardır. Sure ve ayet faziletini bildiren hadis-i şerif genellikle adeta surenin ve ayetin içeriğinde bir konuya işaret etmekte, o konunun ilahi bir yasaya dayandığını bildirmektedir. Tabii sure ve ayet faziletinden bahseden bütün hadisi-i şerifleri bu kategoriye sokamayız. Hadis-i şeriflerin bir kısmında sure ve ayet içeriği arasında bir ilgi ve bağlantı yoktur. Bunlar, Hz. Peygamber’in nübüvvet nuru ile değerlendirdiği sure ve ayetlerdir. İşte bu ilgilerden dolayı bazı arifler, surelerin ve ayetlerin hadis-i şeriflerce işaret edilmemiş faziletlerinden bahsetmişlerdir. Bu konularda çeşitli hükümlerde bulunmuşlardır. Çünkü onlar bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri ile ilgili formülü bulmuşlar; yani surelerin, ayetlerin faziletleri ile tema ve konuları arasındaki bağlantıyı, ilgiliyi anlamışlardır. Yüce Allah her şeyi ilahi yasalarla yaratmaktadır. İlahi yasalara sünnetullah da denir. Dünyanın hareketleri, mevsimler, gece gündüz, yağmurun ve karın yağması da ilahi birer yasadır. Bunlar da yüce Allah’ın sünnetullahlarıdır. İsterse yüce Allah bunları bir sözle değiştirebilir. Allah’ın sözü olan Kuran-ı Kerim baştan sona değin yaratıcı sözlerle doludur. Yani Kuran-ı Kerim’deki her kelime sihirlidir. Bu sihir, helaldir. Yani surelerin ve ayetlerin faziletleri kısaca helal sihirlerden oluşur. Aslında buna sihir kelimesi pek yakışık almadı, doğrudan doğruya mucize demek daha doğru görünmektedir. Kişi bir sure veya ayet okur, yüce Allah o okunan surenin veya ayetin faziletini okuyan veya dinleyen kişilerin üzerine yağdırır. Sünnetullahları yaratan yüce Allah isterse Kuran-ı Kerim’in mucizesini o kişiye gösterebilir. Zikir olan kelimeler gücünü Kuran-ı Kerim’de geçtikleri oranda alırlar. Onun için en büyük zikir Allah’ kelimesi ile yapılır. Çünkü bu kelime hem Allah’ın zatına işaret eder hem de Kuran-ı Kerim’de Allah’ın en çok geçen adıdır. İnsanlar genellikle suyun kaynamasını, buharlaşmasını, yağmurun ve karın yağmasını birer sünnetullah olarak kabul ediyorlar. Bunda bir sorun yoktur. Ama başlarına gelen bela ve musibetleri, güzellikleri birer sünnetullaha bağlayamıyorlar. Yani hayır ve şerrin Allah’tan geldiği yönündeki kader inancında genellikle insanların itikatlarında bir bozukluk vardır. Yüce Allah’ın kendilerine güç yetiremeyeceklerini, aldıkları tedbirlerle bela ve musibetlerden korunacaklarını sanıyorlar. Dünya hayatına daha çok tamah ederek huzura ve mutluluğa erişeceklerini düşünüyorlar. Hâlbuki bu dünya bir imtihan yurdudur. Başa gelen bela ve musibetler; hayırlar, güzellikler imtihan içindir. Bela ve musibetler genellikle günahlarımız yüzünden peyda olur. İyilikler, hayırlar yüce Allah’ın lütfu olarak görülmelidir. Aslında onlar da bir zamanlar yapılan küçük iyiliklerin, alınan hayır duaların, tohumlar gibi yüce Allah’ın lütfu ile neşv ü nema bulmasıyla olurlar. İnsanın yaptığı her şey daha ahrete varmadan bu dünyada hayır ve şer olarak önüne çıkmaktadır. Ama imtihan sırrı bunları çeşitli perdelerle gizlediği için bu gözlerden saklı tutulmaktadır. Zengin insanları herkes mutlu ve huzurlu sanır. Oysa nice zenginin daha bu dünyada iken ne cehennemlerde kavrulduğu imtihan sırrıyla insanlardan gizlenmiştir. Kalpler yüce Allah’ın elindedir. Asıl bu noktalarda insanlar dünyada iken cennet ve cehennem hayatını yaşamaktadırlar. İntihar eden insanların önemli bir kesimi maddi bir sıkıntısı olmayanlardandır. Bu tür insanlar dünyada iken kalp âleminde yaşadıkları cehennem hayatından kurtulmak için hayatlarına kendi elleri ile son vermektedirler. Huzur, İslam’dadır. Yasaklardan kaçınıp bunlardan hemen tövbe ederek yüce Allah’ın emirlerini hayata uygulamaktadır. İnsanlar tövbe edip hak yola girince Kuran-ı Kerim; sureler, ayetler, zikirler onların üzerine faziletleri yağdırmaya başlar. Sözün özü bu hak kitabın mucizeleri İslami bir yaşantıyla tadılır, anlaşılır. Kalplere büyük bir huzur, nur o zaman dolmaya, insanlar daha bu dünyada iken cennet hayatından esintiler yaşamaya başlarlar. İşte sure ve ayetlerin okunması ile yüce Allah insanların kaderini tayin etmekte; şerleri, kötülükleri üzerinden almakta ve hayırları, güzellikleri üzerine yağdırmaktadır. Çünkü yüce Allah her şeyi sünnetullahla yaratmaktadır. Sünnetullah da yüce Allah’ın sözlerine dayanmaktadır. Yüce Allah’ın sözleri de Kuran-ı Kerim’de toplanmıştır. Tabii bu noktada şeytan pek çok vesveseyi fısıldamaktadır Öyle ise niçin Müslümanlar dünyada ezilmekte, öldürülmekte; kâfirler ise cennet hayatı yaşamaktadırlar?’ Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğu Allah’la bile bile dalga geçmekte; Kuran-ı Kerim’deki ilahi emirleri yerine getirmemekte, ilahi yasakları ise kendilerine hayat prensibi olarak görmektedirler. Bunlar, yani bu tür insanlar gece gündüz Kuran-ı Kerim okusalar da bundan elbette bir hayır göremeyeceklerdir. Başlarında da bela ve musibet eksik olmayacaktır. Ben şahsen Amerika’nın zenginliğini ve dünya liderliğini tarihte köleliğin kaldırılmasında en temel adımları atmasında ve bu yolda savaşmasında ve muvaffak olmasında görmekteyim. Bu, dinin en çok sevap getiren emirlerinden biriydi ve Allah’ın rızasına uygundu. Yüce Allah bir insana veya bir ulusa bir devlet nasip etti mi mutlaka bunun altında bir neden vardır. Bu neden de bir sünnetullaha dayanır. Amerika’nın bu hayırlı işi dünyada iken böyle bir nimetle taltif edildi. Ama tabii Amerika’nın bu nimetin kadrini bilmesi ve şükrünü eda etmesi mümkün olmadığı için bu nimet onda zulüm ve fesat kaynağı olacaktır. Çünkü kâfirliğin tabiatında Allah’a isyan, nankörlük, insanlara zulüm vardır. İsyan, nankörlük; zulüm ise bir zaman sonra yüce Allah tarafından taltif için verilen nimetleri ve sermayeyi tüketebilir, bitirebilir. Biz bu yazımızda bir kısım surelerin ve ayetlerin faziletleri hakkında bir formüle işaret ettikten sonra küçük surelerin faziletleri üzerinde kısaca yoğunlaşacağız. Çünkü Müslümanların belki yüzde doksanı sadece bu küçük sureleri ezberlemişler ve namazlarında okumaktadırlar. Bunların da büyük çoğunluğu okuduklarının anlamını bilmemektedirler. Gerçekte hadis-i şerife göre anlamını bilmeden okumada sevapta bir eksilme olmadığı gibi ilgili surenin veya ayetin faziletleri de birer manevi armağan olarak o kişiye verilmektedir. Fakat bu konuda bilinçli olmak kişiye elbette pek çok şey kazandıracaktır. Küçük surelerden kastımız Kuran-ı Kerim’in son sayfalarındaki Fil suresinden itibaren başlayan son on suredir. Mahalle hocaları genellikle çocuklara bunları ezberletirler. Müslümanların büyük çoğunluğu da bu ezberledikleriyle yetinirler ve namazlarında sadece bu sureleri okurlar. Tabii bunlara bir de Kuran-ı Kerim’in başında yer alan Fatiha suresini eklemek gerekir. Bu küçük surelerle namazlarını eda edenlere tavsiyemiz bunları namazlarındaki rekâtlarda sondan başa doğru sıra ile okumalarıdır. Ağırlığı birkaç sureye vermeden eşit dağıtmalarıdır. Çünkü her birindeki fazilet bambaşkadır ve hayati bir öneme sahiptir. Bu küçük surelerin en belirgin ortak özelliği müminleri çeşitli bela ve musibetlerden, şerlerden, düşmanlardan, olumsuzluklardan korumalarıdır. Müminler bu kısa surelerle namaz kıldıklarında adeta itibarlı bir devlet adamı gibi, bir cumhurbaşkanı, bir başbakan gibi korunma çemberine alınmaktadır. Niçin? Çünkü mümin kıldığı namazla büyük bir davayı savunmaktadır. Onun gözle görünen ve görünmeyen pek çok düşmanının olacağı tabii bir şeydir. Onun bunlardan korunmaya ihtiyacı vardır. İşte bu küçük surelerin en başlıca faziletleri bunu sağlamaktadır. Namazda rükû ve secdede söylenilen zikirler ise müminin şerefini artırırlar. Bizzat rükû ve secdenin bedensel hareketinin anlamı bile böyle bir fazilete sahiptir. Allah kendisine tevazu ile yaklaşanı insanlar arasında yüceltir. Bu bir sünnetullahtır. Namaz kılmayan bir fasık, bir münafık, bir kâfir namaz kılan insana karşı gayri ihtiyari bir hürmet duygusu duyar. Bu, ellerinde olmadan olur. Mümin rükû ve secdede yüce Allah’ı ululayıp onu kusurdan, eksiklikten tenzih ederken yüce Allah da ona içerisinde yaşadığı muhitte kimsenin çalışarak ulaşamayacağı bir itibar verir. Bu şeref bu dünyada kişiye büyük bir huzur ve özgüven duygusu sağlar. Bunun elden çıkması ancak günahlarla olur. Leke nasıl beyaz bir elbisede kendisini çok açık bir surette gösterirse günahlar da müminde öyle açıkça sırıtır durur ve onun şerefini ve itibarını hemen yele verir, ortadan kaldırır. O zaman namaz kılan insan alay konusu da olabilir. Acınacak durumlara düşebilir. Allah bizleri bu durumlara düşmekten muhafaza buyursun. Âmin. Namazla mümine öyle bir nur verilir ki, bu nur hemen kendisini belli eder. O mümine ulaşılmaz ve gıpta edilecek bir şeref, namus, haysiyet sağlar. Bir de namaz kendisini kılana bir ruhaniyet verir ki bu da müminin adeta elbisesi gibi üzerinde durur. Ona bir derinlik katar. Mana verir. İnsanları kendisine âşık kılar. Her yerde yıldız gibi parlatır. Asalet ve rütbe verir. Kısacası namaz insana yüce Allah’tan gelen bir saygınlık kazandırır. İnsanlara bütün servetlerini harcayarak elde edemeyecekleri büyük bir şan sağlar. Günahlar, surelerin faziletlerinin üzerimize düşmesini engellerler. Bu açıdan namazında niyazında olan Müslümanların başlarına gelen bela ve musibetler hep ısrarla işlenen günahlar yüzündendir. Yoksa bu küçük surelerin koruyuculuğunun delinmesi öyle kolay değildir. Fatiha büyük bir duadır. Allah’ın engin rahmetine sığınmaktır. Allah’tan hidayet istemektir. Doğru yolda yürümeyi, aykırı ve yanlış yollara düşmemeyi talep etmektir. Kuran-ı Kerim’in bütününü kapsayıcıdır. Kalplerin şifasıdır. Onun için namazın her rekâtında okunur. Yüce Allah Fatiha suresinin yüzü suyu hürmetine müminin bu duasını kabul eder. Yüce Allah engin rahmetiyle bu duayı bu surenin içerisine yerleştirmiştir. Yoksa iş bizlerin nefislerine kalsa ne duanın ne de hidayetin, hidayette kalmanın kadrini bilirdik. Dünyada en büyük nimet, Allah’tan hidayet için, hidayetin devamı için, son nefeste imanla gitmek için dua etmektir, dua almaktır. Fil suresi müminin gönül dünyasını koruyucu surelerdendir. Çünkü bir Müslüman namaz kılmakla büyük bir eylem yapar. Bu nimetten mahrum olan herkes hasetten dolayı ona düşman kesilirler. Şeytanlar vesveseleri ile namaz kılan Müslümanları herkese karşı kışkırtırlar. Kim namaz kılan mümine karşı bir düşmanlık yapmayı niyet kılarsa, bunun için harekete geçerse, yüce Allah onu Fil suresinde anlatıldığı vechi ile Ebrehe ve ordularına yaptığı gibi perişan eder. Üzerine bela ve musibet yağdırır. Kendi derdine düşürtür. Müminin Kâbe gibi olan kalbini ona yıktırmaz. Hadis-i şeriflerde Fil suresini okuma ile düşmanlara galebe çalınacağına işaret edilmiştir. Kureyş suresi de koruyucu surelerdendir. Özellikle müminlerin iş, ticaret hayatları, mal ve mülkleri bu surenin faziletleri ile korunur. İmam-ı Rabbani Hazretleri korkulu yerlerde ve düşman karşısında Kureyş suresini on bir kez okumanın insana güven ve huzur telkin edeceğini söylemiştir. Maun suresi dinin özünü yanlış kavrayanların, Müslüman geçinenlerin, özellikle zekâtla namazın arasını ayırıp da nefislerine uyanların yani zekât vermeyen Müslümanların ve münafıkların şerlerinden müminleri koruyan bir suredir. Kevser suresi ilahi rahmetin bir tecellisidir. İçerisinde yer alan Kevser’, müminlerin kıyamet günü suyunu içecekleri bir havuzdur. Ondan içenler kurtuluşa ve nimetlere erişecektir. Cennete kavuşacaktır. Bu kısa surede iki koruyucu dile getirilir. Biri namaz diğeri kurban kesmedir. Namazın koruyuculuğu zaten yazımızın konusu olduğu için ayrıca değinmeye gerek yoktur sanırım. Kan akıtma, eti fakir ve fukaraya verme bela ve musibeti insanın üzerinden atmaya vesile olur. Rüyada kurban kesmek bu anlama geldiği gibi eti fakir ve fukaraya dağıtma da bu anlamı karşılar. Üzerimizdeki olan nimetlerin hakkı büyüktür. Bunlar göze de gelebilirler. Onun için kurban kesme sadece kurban bayramına has olmamalıdır. Bir nimete erişildiğinde de düşünülmelidir. Örneğin bir ev, araba alma, yüksek bir makama gelme, güzel ve kazançlı bir iş elde etme, iş yeri açma gibi durumlarda kurban değerinde bir hayvan kestirip bunun etini fakir ve fukaraya dağıtma bu nimetlere değecek nazarları, görünmez ve görünen kazaları, bela ve musibetleri ortadan kaldırıcıdır. Bu, surenin nasihat ve eylem tarafıdır. Bu surenin en büyük fazileti, müminlerde olan çeşitli nimetlerin devamlığını sağlama ve onları muhafaza etmedir. Kafirun suresi, mümini kâfirlerin tasallutuna karşı korur. Müminin dinini muhafaza eder. Kâfirlere insaf verdirir. Onları azgınlıklarından, anlayışsızlıklarından itidale, anlayışa davet eder. Hadis-i şerifte Kafirun suresinin gece yatmadan önce okunması tavsiye edilmiş olup değişik hadis-i şeriflerde de insanı şirkten muhafaza edeceği özellikle belirtilmiştir. Nasr suresi müminin hayatındaki fetihlere vesile olur. Yani bu sure Feth suresine yakın bir fazilete sahiptir. Müminin çeşitli konularda hayalleri, idealleri, projeleri vardır. Bunları gerçekleştirmek ister. O dava adamıdır. Davasını ailesinde, iş hayatında, çevresinde… yaşantıya geçirmek emelindedir. Ama çok çeşitli engeller bunlara mani olur. O istiğfara ve tövbeye yönelir. Surede istiğfar ve tövbenin dile getirilmesi bunların maddi ve manevi fetihlere vesile oluşlarındandır. Hayatını İslam’a uygun olarak düzenler. Bunun için onu sık sık gözden geçirir. Ondaki eksiklileri giderir. Hayatındaki mânialar kalkar. Allah’ın izniyle ve namazlarda okunan bu surenin fazileti ile müminin çeşitli konulardaki istekleri gerçekleşir. Maddi ve manevi fetihler müyesser olur. Peygamberimiz bu sureyi okumanın Mekke’nin fethinde bulunup şehit olma kadar ecir kazandırdığını müjdelemiştir. Tebbet suresi ise şerli kişilerden koruyucu surelerdendir. Malıyla mülküyle, zenginliği ve çeşitli imkânlarıyla müminleri ezmek, yok etmek isteyen insanları, kitleleri hedef alır. Onların her türlü güçlerini etkisiz kılar. Tebbet suresinde hem Ebu Leheb hem de eşi yerilmektedir. Çünkü her ikisi de peygamberimize eşi görülmemiş zulümlerde bulunmuşlardır. Ebu Leheb peygamberimizin öz amcasıdır. Kendisi ticaretle zengin olmuşlardı. Peygamberimizin getirdiği yeni dinle Arapların Kâbe’ye artık gelmeyeceklerini, Kâbe’deki putlara saygının azalacağını ve bu yüzden fakirleşeceğini düşünerek hak dine düşman kesilmişti. Ebu Leheb’in karısı bir gün elinde bir taşla Hz. Ebubekir’in yanına gelmiş, Tebbet suresi ile kendisini hicveden peygamberimizi aradığını ve elindeki taşla peygamberimizin kafasını kıracağını söylemişti. Hâlbuki bu sırada peygamberimiz Hz. Ebubekir’in yanındaydı. Tebbet suresinin bir fazileti ile olsa gerek peygamberimiz ona görünmemişti. İhlâs suresi kalbi, itikadı, dini muhafaza eden ve derinleştiren, arıtan bir suredir. İnsan kalbi daima harekettedir. Şeytanların ve nefsin vesveseleri ile zaman zaman bulanır, karışır. Münafıklığa, riyaya doğru kayabilir. İman, bir nurdur. Nur, ateş gibi muhafaza edilmediği zaman azalabilir, sönebilir. Onu daima artırmak gerekir. Bu da istiğfarla tövbeyle hayatı ve kalbi daima temizlemekle olur. İstiğfar kalpte geleceğe dönük tasarlanan günahlardan, tövbe ise geçmişteki günahlardan pişman olmaktır. İhlâs, ibadeti yalnız Allah rızası için yapmaktır. Bu, bu surenin kalplere ektiği bir tohumdur. Hak dinin özü ihlâstır. Gerek zikir çekmek olsun gerek sureleri okuma olsun ihlâsla yapılmalı ve anlaşılmalı; bunlarda Allah rızası dışında bir gaye ve beklenti olmamalıdır. Hadis-i şeriflerde İhlâs suresinin Kuran-ı Kerim’in üçte birlik sevabına denk geldiği belirtilmiş, onu çokça okuma ile cennete, çeşitli cennet nimetlerine nail olunacağı müjdelenmiştir. Felak ve Nas sureleri gerek insanlardan gerek cinlerden gelebilecek şerlere, kötülüklere karşı korunmada birer zırh gibidirler. İnsanların bir kısmı sihir ve büyü yaparlar. Bu yolda gelebilecek şerlerin önünü bu iki sure tıkar. Şeytanların vesveseleri öyle korkunçtur ki… İnsanlara bu konuda perde verilmiştir. Şayet bu perde üzerlerinden kaldırılsa herkes kafayı yerdi. Çünkü size düşman bir insan düşünün. İşte bu insanın belki yüz, belki bin katı daha çok bir kinle size yaklaşan şeytanlar vardır. Mutlaka her Müslüman’ın üzerinde bu şeytanlar bulunur. Onlara vesvese verirler. Şeytanlar insanların iç dünyasındaki düşünceleri takip edebildikleri için herkese zayıf noktalarından yaklaşırlar. Ona göre vesvese verirler. İnsanlar bu vesveseleri kendi düşünceleri sanırlar. Bunalıma girerler. Bunlarda itikada ve dine yönelik olanları ile suçluluk duygusuna düşerler. Dinden diyanetten, namazdan uzaklaşırlar. Böylelikle kendilerini şeytanlara güldürürler. Vesveseye tutulan kişiler bu iki sureyi bolca okuyarak Allah’a sığınsınlar ve vesveseye hiç önem vermesinler. Çünkü bu vesvese konusu olan düşünceler kendilerine ait değildir, şeytanlarındır. Bunlara sadece edeben tövbe ve istiğfar etmek gerekir. Yani bu vesveselerde Müslümanların bir günahları ve iştirakleri söz konusu değildir. Allah bu iki surenin fazileti ile onu çokça okuyanları bu konuda koruyacak ve vesveseyi kısa zamanda geçersiz kılacaktır. Her türlü günahın önce kalpte yer etmesinde mutlaka şeytanların vesveseleri tohum vazifesi görür. Nefis yani içgüdüler, arzular, istekler bu vesveselerden etkilenip günah tohumunu yeşillendirirler. Kişi günah işlemeye azm edinceye kadar bu bitki büyür. Günah işlenince meyvesi yenilmiş olur. Şeytanlar da emeline ulaşarak sevinirler. O kadar ki sevinçlerini içki içerek kutlarlar. Bir insanı, hele bir Müslüman’ı günah işletmeye muvaffak olma kadar hiçbir şey şeytanları sevindirmez. Çünkü günah küfrün habercisidir. Her günahta küfre giden bir yol vardır. Nasıl basit bir mikrop çoğalarak insanı yatağa düşürüp ölümüne sebep olursa küçük görülen bir günah da böyledir. Kişinin imanına hücum ederek onu çürütebilir ve insanı imansız ahrete yollayabilir. Şeytanlar bunu çok iyi bildikleri için küçük de olsa bir günahı bir Müslüman’a işlettiklerinde büyük bir zevk alırlar, sevinç duyarlar; bundan büyük bir ümide kapılırlar. Onun için daima bu iki sureyi çok okumak, şeytanların vesveselerinden Allah’a sığınmak gerekir. Özellikle Felak suresi hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmayı sağlar. Hasetçinin hem görünen hem de görünmeyen şerleri vardır. Görüneni, haset ettiği kişi aleyhinde olur ve konuşur. Ona komplolar kurar veya kurulmasına yardım eder. Görünmeyeni ise nazarıdır. Nazar hasetle çok yıkıcı bir tesir kazanır. Arifler sıkıntılı, korkulu, tehlikeli zamanlarda bu iki surenin çokça okunmasını tavsiye etmişlerdir. Yüce Allah kalplerimize Kuran-ı Kerim’in; surelerin, ayetlerin, zikirlerin sevgisini koysun. Onlardan gelecek nura, imana kalplerimizi sevk etsin. Faziletlerini üzerimize daim kılsın. Son nefeste Kuran-ı Kerim okunmayı ve imanla göçmeyi nasip eylesin. Âmin. Muhsin İyi

surelerin faziletleri ve sırları pdf